Okul Dışında Öğrenme
Okul dışında öğrenme kavramının bizzat kendisinin sorunlu olduğuna inanan bir öğretmenin.
Yazar Noah Harari’ye göre (Saphiens- İnsan Türünün Kısa Tarihi) insanlık, tarihinde üç defa devrim gerçekleşti. İlk devrim bilişsel devrim (MÖ.70.000- 30.000), ikincisi tarım devrimi (MÖ.10.000) ve üçüncüsü de bilimsel devrimdi (MÖ.3000). Modern insan hala 3. devrimi yaşıyor ve 4. devrimin ne zaman geleceğini henüz bilemiyoruz. Yapay zeka, devrim denebilecek kadar büyük bir etki yaratabilir gibi görünüyor ama henüz değil.
Buna göre insan atalarımız ilk anlardan beri birbirlerine öğreterek yani aktararak hayatta kaldılar. Doğal olarak öğrenme, insanlık tarihinin en fenomen konularından biri olarak varlığını hep sürdürdü.
Elbette insan atalarımız tarım devrimini gerçekleştirdikten sonra yerleşik hayata geçerek yeni aktarımlara ihtiyaç duydu. (Bu arada önce tarım devrimi sonra yerleşik hayata geçtiğimiz bilgisi Göbeklitepe (MÖ.12.000) keşifleri ile ciddi şekilde sarsılmış durumda. Bunu da belirtmeden geçemeyeceğim.) Bilim insanları bu konularda hemen her gün yeni fikirler ortaya atıyor. Daha dün Kahramanmaraş’ta, Göbeklitepe’deki atalarımızın yaşam şekillerine benzer izler bulundu. Tarih bilgisinin değişebilir olduğunu hatırlayarak bu kısmı tamamlıyorum.
Tarihin akışı içerisinde bilginin aktarımı kendi mecrasında ilerlerken Antik Yunan’da ( MÖ 5. ve 4. yy) oldukça özel bir hal alıyor. Şehrin asilleri (Toplumun yaklaşık yüzde 80’i köle) çocuklarının eğitimi için para karşılığında mentorlar tutarak çocuklarını sanat, bilim, savaş alanlarında eğitmeye başlıyorlar.
Bu konudaki en önemli asker ve öğretmenin Aristo ve öğrencisi Büyük İskender olduğunu hatırlayarak bu bahsi de kapatıyoruz.
Biraz daha günümüze yaklaşacak olursak bundan 1000 yıl önce Irak’ın Basra kentinde El Hasan adlı bir bilim insanı, bilimsel işlem basamaklarını takip ederek ilk bilimsel gözlemleri yaptı. Tahmin edeceğiniz üzere El Hasan, Mecidiyeköy Endüstri Meslek Lisesi ya da Karadeniz Teknik Üniversitesi’ni bitirmedi. Bildiğimiz manada bir okul kurumu henüz icad edilmemişti. Peki El Hasan’ın gözlemlerini, öğrendiklerini ve öğrettiklerini yoksayabilir miyiz? Tabii ki hayır. Öğrenme devam ediyor. Hem de okulun dışında. Buraya tekrar geleceğiz.
Bilimsel Devrim; tekerleğin icadı, basit makinaların kullanılması gibi bugün teknolojik olmadığını düşündüğümüz ama tarihin önemli sıçramalarına zemin hazırlamış bir geçmişi işaret ediyor. Şehirler, savaş aletleri, ticaret araçları, gemiler, yön bulma, kağıt, barut, keşifler ve daha birçok şey de bilimsel devrim ile doğrudan alakalıdır. Bütün bunlar olup biterken okul hala yok. Yanlış anlaşılmasın işaret ettiğim zamanlarda her toplumun kendine has eğitim kurumları elbette vardı ama bizim bildiğimiz manadaki okullar sanayi devrimi ile birlikte geldi.
Dünya Okulu kitabında Salman Khan günümüzdeki manada okulların sadece 200 yıllık bir tarihi olduğunu belirtir. Peki 200 yıl önce ne oldu da devletler okulları kurdu. Osmanlı’da da 1835’lere dayanan bir okullaşma hamleleri göze çarpmaktadır. (Kaynak: Yirmi Birinci Yüzyılın Başında Türk Eğitim Sistemi -Kemal Gürüz)
Sanayi Devrimi (1760 -İngiltere) hızlıca eğitilmiş iş gücü ihtiyacını da beraberinde getirdi. Yeni koşullara ayak uydurabilme yeteneğini binlerce yıl içinde kazanmış olan insanoğlu hemen bir çözüm üretti. Üretilen çözüm okuldu.
Bugün okulun anlamı pek değişmiş gibi görünmüyor. Hala sanayi çevrelerinin ihtiyacı olan iş gücünün yetişmesi okullara bağlı. Tabii hükümetlerin de okulları kullanmak istediğini biliyoruz. (Kaynak: Ezilenlerin Pedagojisi – Paulo Freire)
Görüldüğü üzere modern okullarımız olmadan önce de öğrenme gerçekleşiyordu. Bugünün insanının bekleyecek zamanı yok. Acilen daha fazlasını üretmek, satmak ve kazanmak istiyoruz. Devletler olarak kıyasıya bir yarış halindeyiz. Kıyasıya kelimesinin anlamına biraz açalım. Kıymak, karşıdakini öldürmektir. Yani yarış kıyasıya derken ciddi bir şeyden söz ediyorum.
Biliyorum, romantik bir tavırla “devletler olmasa, sınırlar kalksa” gibilerinden bir şeyler söylemek pek sakil kalacak. Bu gibi şeylerin gerçekleşme ihtimalini zayıf ya da imkansız görüyorum. Yine de öğrenme denilen eylemin sadece okulların içine sıkıştırılmış bir mesele olmadığını hatırlamak ve hatırlatmak istiyorum.
Başa dönecek olursak okul dışında öğrenme diye bir şey yoktur. Öğrenme vardır ve bu okul dışında da gayet kolay ve verimli şekilde gerçekleşebilir. Bu konudaki bilimsel çalışmalara atıflar yaptığım yazı için: https://www.egitimpedia.com/okul-disi-etkinliklerin-ogrenmeye-katkisi/
Seyyah Öğretmen – Şahin Çevik
Okul Eğitim Lideri