Yeteneğine İhanet Edersen Silinirsin...!
Sene 2012 beni blog yazmaya yönlendiren yazılardan birisidir bu yazı. Belki de benim yaşadığım bir şeydir yeteneğe ihanet etmek ondandır bu kadar yakınlık duymam bu yazıya. İyi Okumalar
Yeteneğine İhanet Edersen Silinirsin...!
Kadın Kokusu
Andriy Shevchenko
Dinamo Kiev’in 7 numaralı genç yeteneği Ukrayna ligi gol kralı olunca Milan’ın dikkatini çekti. Milan’daki ilk yılında Serie A’nın da gol kralı olmayı başardı. Milan'ın patronu Silvio Berlusconi'nin oğlunun eski nişanlısı Kristen Pazik ile evlendi. Shevchenko İngiltere’de yaşamak isteyen ünlü mankene boyun eğdi, 2006 yılında rekor bir transfere imza atarak Chelsea formasını sırtına geçirdi. Arkasından “Andriy, Kristen çağırdığı zaman koşarak gelip yatağın altına kaçan minik bir köpek yavrusuymuş” diyen Silvio Berlusconi'nin ahı tuttu. Chelsea’de beklentinin çok altındaydı, üstelik hanımefendi İngiltere’de mutlu değildi. Sadece iki sezon sonra gözyaşları içinde Milan başkanı Galliani’yi arayarak “bizi buradan kurtar” diye yalvardı. Hiçbir şey eskisi gibi olmadı, Shevchenko Milan’da tutunamadı, futbola başladığı Dinamo Kiev’e geri döndü. Geçtiğimiz sene futbolu bıraktı.
Mario Jardel
Galatasaray Porto’nun Altın Ayakkabı’lı futbolcusunu transfer ettiğinde yer yerinden oynamıştı. Ancak Playboy kapağı güzellerinden eşi Karen Jardel, ülkesi Portekiz’deki popüleritesini özlemişti, Süper Mario’yu bırakıp gitmekle tehdit ediyordu. Deliler gibi sevdiği kadın uğruna 2001 yılında Portekiz’e geri döndü ve Sporting Lizbon’a imza attı. Portekiz gazetesi Record tarafından yılın futbolcu seçilip ikinci Altın Ayakkabı ödülünü alsa da ilişkisindeki sorunları bir türlü çözemedi. Karen’den yediği çelme ile yüz üstü yere kapaklandı. Terk edilince büyük bir depresyona girdi, bir süre psikolojik tedavi gördü. 2011 yılında Suudi Arabistan’daki Al Taawon kulübünde geçirdiği birkaç ayın sonunda futbol hayatına son verme kararı aldı.
Daniel Guiza
Mallorca’daki üstün performansı ile tüm Avrupa kulüplerinin dikkatini çekti. İspanya gol kralını renklerine bağlamayı başaran ancak eşi İstanbul’a gelmeye ikna edemeyen Fenerbahçe, ünlü santrfordan umduğunu bir türlü elde edemedi. Ne zaman toparlanır gibi olsa, çocuğunun annesinin yaptığı sansasyonel açıklamalar ile yıkıldı. Eşinin Roberto Carlos ile birlikte olduğu iddialarının ardından kulüp futbolcuyu boşanma davası için özel uçakla İspanya’ya bile gönderdi. Ama olmadı. 2011 yılında Getafe’ye satılan futbolcu burada da iyi bir perfomans sergileyemedi. Guiza geçtiğimiz aylarda Malezya takımlarından Johor FC’ye kiralanırken, eski eşi ve çoçuğunu annesi Nuria ise Antene 3 kanalında yayınlanan bir magazin programında ünlü işadamları ile fuhuş pazarlığı yaparken görüntülendi.
Tanju Çolak
“Üç hayalim vardı; Galatasaray’da oynamak, Kırmızı bir 3.16 BMW sahibi olmak ve Hülya Avşar” demişti. Golün kralı, altın ayakkabılı adam, Galatasaray'da kırılmadık rekor bırakmadı ama Hülya Avşar ile yaşadığı yasak aşk ile de sarı kırmızılı yöneticilerin ve teknik heyetin tepkisini topladı. Dönemin başkanı Alp Yalman'ın Tanju'dan bu aşkı bitirmesini istediği ancak ünlü oyuncunun bunu reddetmesinin ezeli rakip Fenerbahçe'ye giden yolun ilk adımı olduğu söylenir.
Doldur meyhaneci
Paul Gascoigne
Maça kafası iyi çıkıp formasını taraftara atarak teknik heyeti dakikalarca yeni forma aramak zorunda bırakan da odur, hakemin yere düşen sarı kartını alıp hakeme kart gösterdiği için oyundan atılan da... Tottenham’da oynarken galibiyeti de mağlubiyeti de taraftar ile publarda içerek kutlardı. Lazio’ya transfer olduğunda Roma’daki İngiliz publarının sayısında ciddi bir artışa neden oldu. Lazio’dan sonra Rangers’da da bir süre iyiydi ama alkol problemi sürekli paçasından çekiyordu. Oysa öyle büyük bir yetenekti ki, yıllar sonra onu Lazio’ya kaptıran Alex Ferguson hayatının en büyük hayalkırıklığının ona Manchester United forması giydirememek olduğunu itiraf edecekti. Şöhretin bedelini ağır ödedi. 2004 yılında futbolu bıraktı, alkol tedavisi gördü, birkaç başarısız menejerlik denemesinden sonra İngiltere’de bir amatör takımın başına geçti.
Tony Adams
Hayatını Arsenal’e adamış bu adam 22 sene boyunca kırmızı beyazlı formayı giydi. Sahadaki soğukkanlı duruşuna rağmen saha dışında özgüven yetersizliği ile boğuşuyordu. Çareyi içki şişelerinde aramaya başlamıştı. 90 Dünya Kupası’nda milli takıma çağırılmamak özgüven eksikliğini iyice tetikledi, psikolojisi bozuldu, içki alışkanlığı alkolizme dönüştü. Alkollü olduğu bir gece evde merdivenler düştüğü için hastaneye kaldırdı. Aynı ay, alkollü araç kullandığı için 2 ay hapis yattı. 1996’da tüm takıma alkolik olduğunu itiraf etti. Şanslı sayılırdı. Arsene Wenger özel diyet ve antreman programları ile futbol hayatını uzatmak için elinden geleni yaptı. 2002 yılında futbolu bıraktı. Bağımlılık sorunu olan sporculara yardım amaçlı Sporting Chance Clinic isimlik bir merkez kurdu.
Adriano (Leite Ribeiro)
Fizik, sürat, yetenek.. bir futbolcuda olması gereken herşeye sahipti. Parma’da kiralık olarak oynadığı dönemde 2000’lere damgasını vuracağı iddia edilirdi. Her sene kamptan kaçıp Rio Karnavalı’na gitmeseydi; idmanlara alkollü gelmeseydi; bira göbeğini kaşıyarak çalıştığı teknik direktörleri çileden çıkarmasaydı; belki... Mutfak tezgahına dizdiği bira şişelerinin yanına koyduğu 3 Bidone D’oro (Altın Bidon) ödülü ile bu ödülü en fazla kazanan futbolcu olarak tarihe geçti. Alkol problemi nedeniyle kulüp bulamadığı bir senenin sonunda yuvası Flamengo’ya geri döndü.
Ümit Karan
Tatilde çekilen her fotoğraflarında bir elinde sigara bir elinde içki kadehleriyle görüntülenen, bir sabah antrenmanına alkollü geldiği için takım kaptanları tarafından uyarılan, takımın genç yıldızları ile gittikleri mekanda alkol sınırını aşarak rezillik çıkarmalarına göz yuman adam imajı yakasına yapıştı. Alkol ile sorunu var mıydı, yok muydu bilinmez ama en yapmaması gerekeni yaptı ve İstanbul’da bir gece kulübü (Frame) açtı.
Feleğin değil ruletin çemberi!
Ailton (Gonçalves da Silva)
İşte size futbol kariyeriyle rulette “5 ve komşular”ı oynamış, karşı yakadan hep “19” gelmiş bir yıldız. Ailton 90’larda Bundesliga’nın en kaliteli yabancı futbolcusu olarak gösteriliyordu. Bir dönem Werder Bremen ve Schalke’de kazanılan zaferlerin tamamının baş mimarıydı. Ama kumara olan düşkünlüğünün önüne geçemiyor, Monte Carlo seyahetlerinden ödün vermiyordu. Beşiktaş’a sakatlığı yüzünden gönderildi. İstanbul günlerinden sonra kariyerindeki düşüşü ivme kazanarak arttı. Ömrü boyunca kazandığı tüm parayı kumarda kaybeden 39 yaşındaki futbolcu son olarak “Hayatını idame ettirebilmek” için Almanya’nın 6. lig takımlarından Hassian Bingen ile anlaştı.
Christian Vieri
Juventus performansı ile dikkat çeken ve Atletico Madrid’de patlayan asi yıldız, A.Madrid-Lazio-Inter üçgeninde bonservis rekorları kırarak dönemin en pahalı santrforu oldu. 6 sezon oynadığı Inter’de 103 gol atarken, partneri “Harbi” Ronaldo sakatlıklarla boğşuyordu. Milano gecelerinin playboyu, Ristorante Baci’nin müdavimi “Bobo” Vieri, Monte Carlo’da da saygı gören profesyonel bir poker oyuncusu oluverdi. Atalanta forması giyerken sık seyahat etmesi L.A. Galaxy’e transfer olacağı dedikodusunu doğurunca Las Vegas’a kumar oynamaya gittiğini itiraf etmek zorunda kaldı. Kumar tutkusu yüzüden yokuş aşağı depar attı. 2009 yılında futbolu formasını giydiği 17. kulüp olan Atalanta’da bırakarak moda sektörüne adım attı.
Michael Owen
2001 Ballon D’or sahibi futbolcu İngiliz futbolunun yetiştirdiği en yetenekli futbolculardan biri olarak gösterilmekteydi. Büyük yankı uyandıran Real Madrid transferi sırasında Liverpool taraftarının ahını alarak Las Galacticos’da kaybolup gitti. At yarışlarına olan tutkusunun futboldan fazla olduğu söylenirdi. Saklamazdı da. “Yasal olmayan hçbirşey yapmıyorum, kazandığım para bakarsanız at yarışına yatırdığım paranı orantısal olarak o kadar da fazla olmadığını görürsünüz” açıklaması ile hayatına müdahale ettirmeyeceğinin mesajını veriyordu. Yakın arkadaşı Wayne Rooney bu illetten futbolunu etkilemeyecek derecede kurtulmayı başarırken, Owen her geçen gün daha da saplandı. Artık at yarışından fazlasını oyunuyordu. Bir türlü istenen performansa ulaşamazken, üstüne ardı arkası kesilmeyen çok sayıda sakatlık yaşayınca, yerini genç yeteneklere bırakmak zorunda kaldı. Son bir sezonda, BBC’de çıktığı program sayısı Stoke City’de oynadığı maç sayısından fazladır...
Sergen Yalçın
Takımla düz koşu yaparken bile saha kenarındaki gazetecilere “4. ayakta kim geldi?” diye sorardı. Maçların devre aralarında radyodan at yarışı dinler, izin günlerinde ganyan bayiinde kupon doldurup çekirdek çitlerdi. Futbolu bırakıp yorumculuğa başladığında 18 yaşından küçüklerin bahis oynaması hakkındaki görüşü sorulduğunda “Alman Ligi’nde sürpriz çok oluyor, uzak dursunlar” diye nasihatte (!) bulunan Türk futbolunun en sempatik haylazı isteseydi dünyaca ünlü bir futbolcu olabilirdi.
Uyuşturucunun esirleri
Diego Maradona
Kim olduğundan bahsetmeye gerek yok. Camorra mafyası olan yakın ilişkisini de mutlaka duymuşsunuzdur. Camorra’nın Napoli’de oynamaya devam etmesi için Maradona’yı uyuşturucu ile beslediği söylenirdi. Zaten Italyan La Repubblica gazetesine yaptığı cesur açıklamalarda “Kimse uyuşturucu için kafama silah dayamadı, kendi tercihimdi ama şu da bir gerçek ki bizi yönetenler de bu işin içinde. Kullanmasalar bile cepleri bir uyuşturucuyla aklanan paralarla dolu.'' diyerek bu söylentileri desteklemişti. 1991’de Napoli mafyasıyla ilgili soruşturma yürüten eski Savcı Luigi Bobbio, Arjantinli futbolcunun, Camorra mafyasından yüklü miktarda kokain aldığını telefon konuşmalarında tespit ettiğini ancak çıkarttığı tutuklama emrinin, Napoli taraftarının tepkisinden korkulduğu için mahkeme tarafından red edildiğini iddia etti. Dünyanın gelmiş geçmiş en yetenekli futbolcusuydu, uyuşturucu tuzağına düşmeseydi kim bilir daha ne rekorlar kıracaktı.
Adrian Mutu
Hagi’den sonra Romen topraklarında yetişmiş en büyük yetenek olarak gösteriliyordu. Serie A’da Romen futbolulara karşı olan ön yargıyı yenmeyi başardı. Premier Lig ekiplerinin dikkatini çekti, Chelsea böyle bir yeteneği kaçıramazdı. Ama büyük umutlarla transfer ettiği yıldız forvet, kokain kullandığı gerekçesiyle UEFA tarafından 7 ay cezalandırıldı. Kulübünü zarara uğrattığı için Chelsea’ye 17 milyon Euro ödemeye mahkum edildi. Depresyona girdi, karısını hastanelik edinceye kadar dövdüğü için gözaltına alındı. Karısı şikayetçi olsaydı, 6 ay hapis yatabilirdi. Boşandılar. Cezası bitince Çizme’ye geri döndü, Juventus forması ile yeni bir başlangıç yapmayı denedi, olmadı. Fiorentina’ya transfer oldu ve küllerinden doğdu, takımı ayakta tutan adam oldu. Bu sefer de Fiorentina’nın Bari’yi 2-1 mağlup ettiği maç sonrasında doping yaptığı ortaya çıktı. Halen 2011’de transfer olduğu Cesena’da forma giyiyor.