Dağılmayı Önleme Çabaları Fikir Akımları

 Osmanlıcılık

Osmanlı halkını oluşturan tüm unsurları din, dil, ırk farkı gözetmeksizin yasalar önünde eşit kabul eden düşüncedir.

Osmanlıcılık, milliyetçi düşüncenin Osmanlı azınlıkları üzerindeki etkisini sonlandırmayı amaçlar.

Ziya Paşa, Namık Kemal gibi Yeni Osmanlılar Cemiyeti üyeleri tarafından şekillendirilen Osmanlıcılık akımı Tanzimat Fermanı'nı takip eden dönemde etkinlik kazanmıştır.

Osmanlıcılık Osmanlı topraklarında yaşayan farklı etnik unsurların kaynaştırılmasını öngörür.

1876'da Kanun-i Esasi'nin ilanı, meşruti rejime geçilerek Mebusan Meclisi’nin açılması, Osmanlıcılık düşüncesinin ürünüdür.

Kanun-i Esasi'de, “Osmanlı Devleti sınırları içinde yaşayan herkes din, ırk ve mezhep ayrımı gözetilmeksizin Osmanlı'dır.” ifadesi yer almıştır.

Balkan Savaşları’ndan sonra önemini kaybetmiştir.

İslamcılık

İslam inancından yararlanılarak Osmanlı Devleti'nin ayakta tutulması çabasıdır. İslamcı aydınlara göre, tüm Müslümanlar halife etrafında bir araya gelmelidir (Panislamizm).

II. Abdülhamit'in tahta geçmesiyle birlikte XIX. yüzyılın sonlarında etkinlik kazanmış ve devlet politikası hâline getirilmiştir.

Mehmet Akif, Said Halim Paşa ve Ahmet Hamdi Akseki bu fikri desteklemişlerdir

Bazı Arap toplulukların I. Dünya Savaşı'nda İngilizlerle birlikte hareket etmeleri nedeniyle

başarısız olmuştur.

İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin yönetimi ele geçirmesiyle birlikte etkinliğini kaybetmiştir.


Türkçülük
11

Osmanlı Devleti'nde milliyetçilik akımından en son etkilenen unsur Türkler olmuştur.

Osmanlıcılık düşüncesinin başarısız olması ve Balkan Savaşları'yla meydana gelen Türk göçlerinde

yaşanan olaylar Türkçülük akımını beslemiştir.

Bu akım Osmanlı Devleti'nin ancak Türkler tarafından ayakta tutulabileceğini savunmuş, aynı

dili konuşan, aynı ideali paylaşan, millî bilince sahip bir millet oluşturmayı öngörmüştür.

İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından bir devlet politikası olarak kullanılmıştır.

Temsilcileri Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul, Yusuf Akçura ve Ömer Seyfettin gibi

aydınlardır.

Turancılık düşüncesi ile bütün Türklerin bir siyasi çatı altında toplanması hedeflenmiştir

(Pantürkizm).

Türkçülük, Batı’nın bilim ve teknikte örnek alınması, millî ve kültürel yapının korunması

düşüncesiyle Atatürk’ün ortaya koyduğu milliyetçilik ilkesinin oluşmasında etkili olmuştur.


Batıcılık

Batıdaki gelişmeler örnek alınarak yapılan yeniliklerdir.

Batılılaşma düşüncesinin Osmanlı Devleti'ndeki varlığı XVIII. yüzyıla kadar dayanır. XIX.

yüzyılda daha sistematik hale getirilmiş, devletin Batılı yenilik hareketleri ile ayakta

kalabileceği savunulmuştur.

Tanzimat Dönemi’nde hukuk ve toplumsal alanda; Meşrutiyet Dönemi’nde siyasal alanda bu akım

etkili olmuştur.

Batıcı düşünceye sahip devlet adamı ve aydınlar Avrupa'dan yararlanılarak yeni ve çağdaş bir

yapı oluşturulması gerektiğini, Batı uygarlığının tek ölçü olduğunu savunmuşlardır.

Tevfik Fikret ve Celal Nuri bu görüşü savunan aydınlardır.

Batıcılık, Osmanlı'nın çöküşünü engelleyememiş, ancak Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve

yapılan inkılaplarda etkili olmuştur.




Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.